AİHM “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmeyi” cezalandıran, TCK madde 220/7’nin öngörülebilir olmadığı ve kanunilik kriterini taşımadığına hükmetti.

Dava konusu olaylar nedeniyle başvuranın Sözleşme’nin 11. maddesiyle korunan Dernek Kurma ve Toplantı Yapma hakkının ihlal edildiğine hükmeden Mahkeme, “… başvurana, Sözleşme’nin 11. maddesi kapsamındaki hakkına keyfi müdahaleye karşı yasal koruma sağlamadığı için, Türk Ceza Kanununun 220 § 7 maddesinin “öngörülebilir” olmadığına karar vermiştir.” tespitini yaptı.

Mahkemenin ikinci dairesinin 19 Haziran 2018 tarihli oturumunda alınan karar, 10 Temmuz 2018’de yayınlandı. Orijinal metnine AİHM internet sayfasından ulaşılabilen kararın Av. Yusuf Selçuk ATEŞKAN tarafından yapılmış GAYRİRESMİ çevirisini aşağıda bulabilirsiniz:

İMRET – TÜRKİYE (No. 2) DAVASI

(BAŞVURU no. 57316/10)

HÜKÜM

STRASBOURG

10 TEMMUZ 2018

Bu hüküm, Sözleşmenin 44. maddesinin ikinci fıkrasındaki şartlar gerçekleştiğinde kesinleşecektir. Karar, editör düzeltmelerine tabi olabilir.

 

İmret / Türkiye (no.2) davasında,

başkan Robert Spano,

yargıçlar

Ledi Bianku,

Işıl Karakaş,

Nebojša Vučinić,

Valeriu Griţco,

Jon Fridrik Kjølbro,

Stéphanie Mourou-Vikström, yargıçlar,

ve katip üye Stanley Naismith’ten oluşan

AİHM 2. Dairesi 19 Haziran 2018’daki özel toplantısında bu tarihte kabul edilen şu kararı vermiştir:

 

USUL

1. Dava, 7 Eylül 2010 tarihinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 34. maddesi uyarınca Abdulcelil İmret (“başvuran”), isimli Türk vatandaşı tarafından İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi’nin (“Sözleşme”) 34. maddesi uyarınca Mahkemeye yapılan Türkiye Cumhuriyeti aleyhine bir başvurudan (57316/10 sayılı) kaynaklanmaktadır.

2. Başvuran, Batman’de avukatlık yapan Bay E. Şenses ve Bay T. İmret tarafından temsil edilmiştir. Türk Hükümeti (“Hükümet”) temsilcileri tarafından temsil edilmiştir

3. Başvuru 10 Ocak 2012 tarihinde Hükümete iletilmiştir.

OLAYLAR

DAVANIN KOŞULLARI

  1. Başvuran 1958’de doğmuştur ve Batman’de yaşamaktadır. Mevcut başvuruyu doğuran olaylar sırasında, Halkın Demokratik Partisi’nin (DEHAP) Batman şubesi ve daha sonra Demokratik Toplum Partisi (DTP) başkanıydı.
  2. 2005 ve 2006 yıllarındaki belirsiz tarihlerde, Batman Cumhuriyet Savcılığı, başvurana karşı en az dört adli soruşturma başlatmıştır. Başvuran, 18 Ekim 2005, 6 Aralık 2005, 1 Şubat 2006 ve 23 Mart 2006 tarihlerinde, Batman Cumhuriyet Savcısı önünde bir dizi kamu toplantısına katılımıyla ilgili ifade vermiştir.
  3. Özellikle, 18 Ekim 2005 tarihinde sorgulandığı zaman, başvurana, 22 Ağustos 2005 tarihinde düzenlenen PKK (Kürt İşçi Partisi, yasadışı silahlı örgüt) ‘nin bir takım ölen üyelerini anma amaçlı bir etkinliğe katılımı sorulmuştur. Başvuran, göstericilerin merhumun gömüldüğü mezarlığa doğru yürümeye başladığında o olaydan haberdar olduğunu belirtmiştir. DEHAP’ın Batman şubesinin başı olarak, göstericilerin kontrol altında tutulması ve şehirdeki olası rahatsızlıkların önlenmesi için yürüyüşe katılmıştı.
  4. Başvuran 6 Aralık 2005 tarihinde sorgulandığında, 17 Ağustos 2005 tarihinde Batman’da DEHAP şubesinin başına geçtiğini ve konuşmasında PKK liderini övmediğini belirtmiştir. Başvuran, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın hapishanede olmasına rağmen, yerel halk tarafından siyasi aktör olarak kabul edildiğini eklemiştir. Başvuranın amacı, bu toplumsal gerçekliği ifade etmektir ve her türlü şiddete karşıdır. Cumhuriyet Savcısı, PKK’nın şiddet eylemlerine kendisini hatırlattığında, başvuran, kendisinden ne olursa olsun şiddete karşı olduğunu belirtmiştir.
  5. 1 Şubat 2006 tarihinde, Batman Cumhuriyet Savcısı, başvurandan, yaptığı konuşmalardan birinde PKK liderinden neden “Sayın Öcalan” olarak bahsettiğini sormuştur. Başvuran, “Sayın” kelimesini nezaket gereği olarak kullandığını belirtmiştir. PKK lehine propaganda yapmayı ya da bir suçluyu övmeyi amaçlamadığını belirtmiştir.
  6. Son olarak, 23 Mart 2006 tarihinde başvuran, PKK üyeliği şüphesiyle kendisine açılan bir ceza soruşturması kapsamında Batman Cumhuriyet Savcısı tarafından sorgulanmıştır. DEHAP ve DTP’nin Batman şubesi sıfatıyla çeşitli gösterilere ve basın açıklamalarına katıldığını ve bu olaylar sırasında herhangi bir suç işlemediğini belirtmiştir. Hakkındaki iddiaları ve bu kamu toplantılarının PKK’nın talimatlarına uygun olarak organize edildiğini reddetmiştir. Başvurana konuşmasında dile getirdiği Türk askerlerinin ve PKK üyelerinin ölümünü kınayan bir cümle hakkında soru sorulduğunda, bu cümleyi tereddüt etmeden tekrar söyleyeceğini belirtmiştir. Ayrıca, “Abdullah Öcalan’ı siyasi aktör olarak kabul ediyorum” başlıklı kampanya kampanyasının PKK’nın talimatıyla başlatılmadığını da belirtmiştir. Abdullah Öcalan’ın hücre hapsine son vermesini istediğini ve son olarak “Sayın Öcalan” olarak nitelendirdiğini kabul etmiştir. Ancak, PKK lehine propaganda yapmak niyetine sahip olduğu iddiasını reddetmiştir. Başvuran, kalabalıkları kontrol etmek ve olası rahatsızlıkları önlemek amacıyla söz konusu gösterilere ve toplantılara katıldığını iddia etmiştir. Son olarak, amacının barışa ve demokrasiye katkıda bulunmak olduğunu iddia etmiştir.
  7. Başvuran 23 Mart 2006 tarihinde Batman Sulh Ceza Mahkemesi’ne getirilmiş ve 16 Şubat 2006 tarihinde Batman’da düzenlenen bir gösteriye katılma hususunda sorgulanmıştır. Şiddeti önlemek amacıyla gösteriye katıldıklarını, söz konusu tarihte DTP’nin başına geçtiğini belirtmiştir. Mahkeme, başvuranın tutuklu yargılanmasına karar vermiştir.
  8. 24 Mart 2006 tarihinde, Batman Cumhuriyet Savcısı, başvuranın işlediği suçun, yani bir terör örgütünün üyeliğinin ve üyelik faaliyetlerinin yürütülmesinin, görevinin yetkisinde bulunmadığını tespit ederek, soruşturmayı Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na devretmeye karar vermiştir. .
  9. Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı, 26 Nisan 2006 tarihinde, Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’ne, başvuran ile birlikte dava dışı M.G.’yi Türk Ceza Kanunu’nun 220 § 8 maddesi uyarınca, on farklı zamanda PKK lehine propaganda yapmakla suçlamıştır. İddianamede savcı, başvuranın katıldığı toplam on yürüyüş ve gösteri listelemiştir. Bu yürüyüşler ve gösteriler sırasında göstericilerin sloganlar attığını ve PKK ile lideri Abdullah Öcalan’ı öven pankartlar taşıdığını ve başvuranın bu on yürüyüş ve gösteriden dokuzunda Kürtçe konuşma yaptığını belirtti.
  10. 30 Mayıs 2006 tarihinde, Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi, davanın esasına ilişkin ilk duruşmayı yapmıştır. Duruşma sırasında başvuran, DTP’nin Batman şubesinin başkanı olduğunu iddia etmiştir. İddianamede belirtilen halka açık toplantılara katılmış olmasına rağmen, hiçbir slogan atmamış ya da yasadışı ifadeler içeren pankartlar taşımamıştır. Ayrıca, göstericileri yasadışı eylemlerde bulunmaya yönlendirmediğini belirtmiştir. Başvuran, genel olarak, güvenlik güçlerinin talebi üzerine bu tür kamu toplantılarına katıldığını, zira kendilerinin ve göstericiler arasındaki olası çatışmaların önlenmesi için kendisinin hazır bulunmasını istediğini vurgulamıştır.
  11. Devamı için lütfen yusuf@ateskanhukuk.com adresine email atınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir