Hiç dava kaybetmeyen, girdiği tüm davaları kazanan bir avukat var mıdır?
Bir davanın kazanılmasında veya kaybedilmesinde avukatın hukuki bilgisi ve dava tecrübesi elbette önemli bir faktördür. Fakat, yıllarca dava tecrübesine sahip ve hukuki bilgisi eksiksiz avukatlar bile dava kaybedebilirler.
Bir avukatın hiç dava kaybetmemiş olması için ya çok fazla davaya girmemiş olması, ya da sadece kazanacağından emin olduğu davalara girmeyi kabul ediyor olması gerekir. Bir avukat sadece kazanma ihtimali yüksek davalara girmeyi seçse de, girdiği tüm davaları kazanması garanti değildir.
Tecrübeli bir avukat, müvekkilden aldığı bilgiler doğrultusunda, karşı tarafın dava sırasında yapabileceklerini ve davanın sonucunu öngörebilir. Sadece müvekkilin anlattıkları ile yetinmez, davaya konu olaya etki edebilecek diğer hususları da tespit ederek, müvekkile soracağı sorularla bu hususları açıklığa kavuşturur.
Avukatın bilgisi ve tecrübesi dışında da bir davayı kazanmayı veya kaybetmeyi etkileyen pek çok faktör vardır.
Müvekkil her zaman haklı olmayabilir.
- Kural olarak müvekkil her zaman haklıdır. Başarılı bir avukatın görevi müvekkilin hak kayıplarını en aza indirmek, kazanabileceklerinin en fazlasını elde etmek olmalıdır. Müvekkil mantıken haklı olduğu halde hukuken haklı olmayabilir. Mesela,
- Yaptığı sözleşme için kanunda noterde yapılması gerektiği şart koşulduğu halde noterde yapılmamışsa o sözleşme geçersiz hale gelebilir.
- Birisine borç vermişse, elinde bunu ispatlayacak yazılı belge yoksa, karşı tarafın itirazı halinde bu alacağın tahsili imkansız hale gelebilir.
- Kiracı ile belli süreli bir sözleşme yaptığı halde, kanun sadece belli koşulların varlığı halinde ev sahibine kiralananın tahliyesini talep hakkını verdiği için kira döneminin sona ermesiyle evini tahliye ettiremeyebilir.
Müvekkil gerekli bilgi ve belgeleri eksik vermiş, bazı şeyleri saklamış olabilir.
- Müvekkilin, avukatı dava konusu olay hakkında eksiksiz bilgilendirmesi önemlidir. Özellikle kendi aleyhine olan hususlardan ve kendi kusurları hakkında avukatına karşı açık olmalıdır.
- Avukatın sır saklama yükümlülüğü vardır. Avukat, müvekkilin anlattıklarını üçüncü kişilerle paylaşmaz ve müvekkil onay vermedikçe davada kullanmaz. Müvekkilin gizlemeyi seçtiği bilgiler avukata dava konusunda başka bir strateji geliştirme fırsatı da sunabilir. Hatta bazen bu bilgileri ifşa etmek de gerekmez.
- Müvekkilin avukatına eksik verdiği bilgiler veya sakladığı hususlar, dava sırasında karşı tarafça gündeme getirildiğinde avukatın başta kurguladığı dava stratejisi büyük yara alabilir. Avukattan saklanan gerçeklerin davanın herhangi bir aşamasında başka şekilde ortaya çıkması yerine en baştan avukatın eksiksiz bilgilendirilmesi en doğrusu olacaktır.
Müvekkil avukata başvurmakta geç kalmış olabilir.
- Hukukta her şey sürelere bağlıdır. Dava açma süresi, davaya cevap verme süresi, icra takibine, imar planına, vergi cezasına itiraz süresi sınırlıdır.
- Yıllar önce yaşanan bir olaydan dolayı tazminat hak edebilecek bir müvekkil dava açmakta gecikirse, hakkı zamanaşımına uğrayabilir.
- Süresi içinde yapılmayan itirazlar, haklı olsa bile süresinde olmadığı için mahkemece doğrudan reddedilir.
- Zamanaşımı ve hak düşürücü süre müvekkilin aleyhine işlediği gibi, eğer karşı tarafın talepleri bakımında zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa bu müvekkilin lehine de olabilir. Bu nedenle bir hukuki sorunla karşılaşan birinin kaçmak yerine vakit geçirmeden avukata danışması yararlı olacaktır.
Bilirkişi raporu hatalı olabilir.
- Dava konusu olay teknik veya mesleki bilgi gerektiriyorsa hakim konuyu bilirkişiye sevk eder. Her ne kadar hakim bilirkişi raporuyla bağlı olmasa da, çoğu kez bilirkişi raporu doğrultusunda karar verir.
- Bilirkişi raporuna itiraz etmek ve ek rapor istemek mümkündür. Ancak itiraza rağmen bilirkişi raporu değişmeyebilir. Dolayısıyla davanın kazanılmasında bilirkişi raporu önemli bir etkendir.
Hakim yanlış hüküm kurabilir.
- Hakimler kanunları içtihatlar doğrultusunda yorumlarlar. Bir hakimin yaptığı hukuki yorum diğerinden farklı olabilir.
- Bir Yargıtay kararında dahi tüm üyelerin fikir birliğinde olması her zaman mümkün değildir. Pek çok Yargıtay kararında bazı üyelerin karşı oy yazısı bulunduğuna göre bir hukuki meselenin farklı hakimlerce farklı şekilde anlaşılması söz konusu olabilir.
- Hakimin yanlış hüküm vermesi, hukuki problemi yanlış çözümlemesinin dışında, içtihat gelişmemiş bir konuda karar vermesi, yerleşmiş içtihatı doğru kabul etmeyip kendi görüşünde ısrar etmesi veya yerleşmiş içtihattan haberdar olmaması nedeniyle olabilir.
Müvekkile göre davayı kazanan avukat iyi avukat, davayı kaybeden avukat ise kötü avukattır.
- Müvekkilin hakkını kısa sürede, az masrafla elde eden avukat iyi bir avukattır. Ancak yerel mahkemelerin yanı sıra istinaf ve temyizdeki dosya yığılmaları nedeniyle davanın süresi çoğu zaman avukatın dışındaki faktörlerce belirlenmektedir.
- Ancak avukat davaya iyi hazırlanıp gerekli bilgi ve belgeleri doğru zamanda sunarsa, davanın az sayıda celsede sonuçlanma ihtimali artar.
- Müvekkilin hak kayıplarını en aza indirgeyen avukatın da başarılı olduğu tartışmasızdır. Bu nedenle davayı kaybetse de, müvekkilin mevcut duruma göre kayıplarını azaltan bir avukatın başarılı bir avukat olduğu unutulmamalıdır.
Son olarak, avukatın davanın sonucu hakkında garanti ve taahhüt vermesi yasak olduğu için hiçbir avukat “bu davayı kesin kazanırım.” diyemez.