Bir sözleşme taraflardan birinin ekonomik özgürlüğünü aşırı biçimde sınırlıyorsa ne yapılabilir? Kelepçeleme sözleşmeleri nedir?
Kişinin ekonomik özgürlüğünü aşırı biçimde sınırlayan sözleşmelere “kelepçeleme sözleşmeleri” denir. Bu sözleşmelerde taraflardan biri, yaptığı sözleşme nedeniyle karşı tarafa bağımlı hale gelir. Kelepçeleme sözleşmesi nedeniyle kişinin ekonomik geleceğinin tehlikeye girmesi veya ortadan kalkması söz konusu olacağından ahlak kurallarına aykırılık hali oluşur.
Türk Borçlar Kanunu’nda 26. madde uyarınca kural olarak sözleşmenin serbestisi benimsenmiştir. Ancak 27. maddede bazı kesin hükümsüzlük halleri sıralanarak sözleşme serbestisinin sınırları çizilmiştir: Buna göre kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ve konusu imkansız sözleşmeler kesin hükümsüzdür. Kelepçeleme sözleşmeleri ahlaka ve kişilik haklarına aykırı kabul edildiği için kesin hükmsüzdür.
Ekonomik geleceği tehlikeye giren veya ortadan kalkan kişi, tacir olsa bile, kelepçeleme sözleşmesi söz konusu olduğunda geçersizlik iddiasında bulunabilecektir. Örneğin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, cezai şartın ahlak ve adap ile birleşmeyecek şekilde ağır ve yüksek olması durumunda bunun istenemeyeceğini, indirime tabi tutulabileceğine karar vermiştir. (Yargıtay HGK 20.03.1974 1970/1053 E. 1974/222 K.)
Bir sözleşme, süresi, içeriği (konusu), kapsamı, taraflar arasındaki edim dengesi, borçlunun kişisel durumu gibi hususlar bakımından karşı tarafın ekonomik faaliyet özgürlüğünü aşırı biçimde sınırlandırıyorsa kelepçeleme sözleşmesi olduğu varsayılabilir.
Bu durumda sözleşmenin ilgili hükümleri yasal yollardan yeniden düzenlenebilir. Mesela, sözleşme süresinin aşırı uzun olması durumunda hakim müdahalesi ile makul sınırlara çekilmesi mümkündür. Örneğin 10 yıllık bir rekabet yasağı söz konusu olduğunda hakim bunu 2 yıla indirebilecektir.
Kelepçeleme sözleşmesi ile ekonomik özgürlüğü aşırı bir biçimde sınırlandırılan kişi, uğradığı zarar nedeniyle karşı taraftan tazminat da talep edebilir.